Akşam otelimizde dinlendikten sonra saat 07:00'de kahvaltımızı yaptık ve saat 08:00'de otobüsümüze binerek yola çıktık. İnanın buraların havası bile farklı. Sabah erken saatlerde kalkıyordum ama hiç İstanbuldaki gibi 5 dk. daha uyusam demiyordum :)
GAP bölgesinde en çok merak ettiğim şehirlerimizden biridir Gaziantep. Hem tarihi yapısı hem de yemekleri bakımından :)
İlk durağımız Yesemek Açık Hava Müzesiydi. Gittiğimiz her yerde bizi güzel ve misafirperver karşıladılar. Zaten uğradığımız her yerde çevremizi küçük çocuklar sarıyordu ve hemen orayla ilgili bütün bildiklerini bize anlatıyorlardı. Nasılda güzel ezberlemişler. Sonunda da "abla bende böyle okul harçlığımı çıkartıyorum" diyorlardı. İçimiz cız ediyordu. O kadar zor şartlarda yaşıyorlarki. Bazısının üzerlerinde hava şartlarına uygun giyinmeye kıyafetleri bile yoktu. Rehberimiz ve müzenin sorumlusu bize "çocuklar para ister, kesinlikle vermeyin, alışmasınlar böyle şeylere. Eğer bişey vermek isterseniz çikolata ya da kurşun kalem verin diyorlardı."
Yesemek diğer yerlerde olduğu gibi çok etkileyiciydi. Zamanında nasıl bu taşları oymuşlar anlamak mümkün değil. Taş deyip geçmeyin hepsinin bir anlamı olmuş onlar için...
Açık hava müzesini gezdikten sonra bol bol fotoğraf çekindik ve girişteki çay bahçesinde çayımızı da içtikten sonra yola koyulduk.
Yesemek Açık Hava Müzesi İslahiye ilçesine 23 km. uzaklıktaki yamaç üzerinde bulunmaktadır. Karatepe Sırtı ismi ile anılan bu yamaç aynı zamanda Kurt Dağı’nın güney uzantısını oluşturmaktadır.
Yesemek Heykel yapım Atölyesi ilk kez Hitit döneminde I.Şuppilluma zamanında (MÖ1375-1335) işletmeye açılmış ve yöredeki yerli halk Huriler burada çalıştırılmıştır.Hitilerden sonraki dönemlere ait ele geçen heykellerde Asur ve Suriye etkileri de görülmektedir. Sonraki dönemlerde bu bölgeye gelen Aramiler heykellere kendi kültürlerini yansıtmışlardır. Bu nedenle de Yesemek Heykel Atölyesi çeşitli devletlerin, çeşitli kültürlerini yansıtan önemli bir merkezdir. Ancak buradaki Şam’al Krallığı MÖ.VIII.yüzyılın sonlarında Asurlular tarafından yıkıldıktan sonra heykel atölyesi önemini kaybetmiş, burada çalışanlar Yesemek’i terk etmişlerdir.
Kültür ve Turizm Bakanlığı yönetimindeki açık hava müzesinin bulunduğu yerdeki Yesemek ilk defa 1890 yılında Zincirli'de (Sam'al) kazı yapan Felix Von Lusvhan tarafından bulunmuştur. Yesemek’teki kazı çalışmaları 1958 – 1961 yılları arasında Prof. Dr. Bahadır Alkım başkanlığındaki bir ekip tarafından yürütülmüş ve 200'e yakın heykel ortaya çıkarılmıştır. Daha sonra İlhan Temizsoy tarafından yapılan arkeolojik kazılarda 300’e yakın heykel ve heykel taslağı ortaya çıkarılmıştır. Bunun üzerine Gaziantep Müzesi Müdürlüğü çevre düzenlemesi yaparak burasını Açık Hava Müzesi haline getirmiştir.
Yesemek 100 dönümlük bir alan üzerinde kurulmuş bir heykel yapım atölyesidir. Burada yapılacak heykeller önce bazalt bloklardan parçalar halinde ayrılmaktadır. Bunun için de bazalt blokları içerisinde oyuklar açılmakta, içlerine kuru ağaçlar yerleştirildikten sonra üzerlerine su dökülmektedir. Böylece şişen ağaçlar bazalt blok taşların birbirinden ayrılmasını sağlamaktadır. Bundan sonra taşların yüzeyleri düzeltilmekte ve Yesemek atölyesinde istenilen şekillere getirilmektedir. Bunun için de yapılacak şeklin konturları, detayları çekiç ve kalemle çizilmekte ve özenle işlenmektedir. Günümüzde Yesemek Açık Hava Müzesinde 300’ün üzerinde yontu taslağı sergilenmektedir. Ayrıca burada sfenksler, aslanlar, çeşitli tanrılar, hayvanlar ve mimari parçalar da bulunmaktadır. kaynak:http://www.gaziantep.com
1 yorum:
memlketime gitmişsin.benim yerime de havasını solu olurmu?
Yorum Gönder