31 Aralık 2009 Perşembe

BLOĞUMUZ 1 YAŞINDA

Herkese merhaba,

2009'un bu son gününde bloğumuzun 1'inci yaşını kutluyoruz. 31.12.2008 tarihinde beraber blog açmaya karar verdik. Bloğumuzun ilk yazısında herkese güzel bir yeni yıl mesajıyla "merhaba" demiştik.

-"Blog dünyasını uzaktan zevkle takip ediyordum. Biz neden kendi bloğumuzu açmıyoruz dedik ve ilk önce alt yapısını oluşturduk. Çok güzel ve seviyeli siz dostlarımızın arasına katıldık. Neden daha önce bu işe girmemişiz diye her zaman söylenmişimdir. Ama kısmet işte. Bu sanal dünyada çok güzel dostluklar, arkadaşlıklar var. Bunun en güzel örneğini Cumartesi günü Cevahir Alışveriş Merkezi'nde Kahve Dünyasında Blog Yazarları Buluşmasında yaşadım:) Bloğumuzu ziyaret eden, yorum gönderen bütün izleyici arkadaşlarımıza, her zaman yanımda olan eşime ve aileme, dostlarıma sonsuz teşekkürler. İnşallah daha birbirimizle çok güzel paylaşımlarımız olucak. Herkesin YENİ YILI'nı kutluyorum. Hepimize herşeyden önce sağlık, huzur ve mutluluk getirmesi dileğiyle... ARZU "

-"Çok acemice başladığımız Blog yolculuğumuzun 1. yılını kutluyoruz... Zaman ne kadar da çabuk geçiyor... Arzu'yla 2004 yılından beri beraber yanyana masalarda çalışıyoruz... Arkadaşlığımız Blog dünyasında da yanyana devam ediyor :) ... Bir yıl önce beraber Blog açma fikri Arzu'dan geldi ve böylece sizlerin arasına bizlerde katıldık... Blog dünyasının bu kadar dostça, sıcak ve çok güzel paylaşımlarla dolu olduğunu bilmiyordum... 26 aralık 2009 cumartesi günü anladım :) Bizi de kendi aranıza alıp yalnız bırakmadığınız için, bir dost-arkadaş olarak gördüğünüz için binlerce teşekkürler... İnşaallah uzunca seneler hep beraber oluruz... Bizi izleyen, izlemeyen, yorum yazan, yazmayan, tariflerimizi beğenen, beğenmeyen herkesin Yeni Yılı Kutlu Olsun... 2010 hepimize önce sağlık, mutluluk, huzur, dünyaya da barış ve terörsüz bir yaşam getirsin. 2010'da bütün çoçuklar gülsün :) .... SİBEL-

30 Aralık 2009 Çarşamba

İLK AŞUREM :)

Aslında bu aşureyi cumartesi günü blog buluşmasından sonra yaptım. Malzemelerimi cuma akşamından hazırlamıştım... Bekarken herşey ne kadar kolaymış, her zaman annem yapar ben yerdim. Gerçi bu seneye kadar yine annem yapıp ben yedim ama bu sene annemin ameliyatı nedeniyle iş başa düştü... Allah hepimizin evlerine bereket versin....
Hayatımda en çok yeme kısmında bulunduğum ama ilk kez yaptığım aşuremin tarifine buyrun...


Malzemeler :


Aşurelik buğday
Nohut
Kuru fasulye
Elma
Kuru incir
Kuru kayısı
Dolmalık fıstık
Fındık
Şeker
Su
Tuz


Üzeri için;
Ceviz
Kuş üzümü
Nar
Tarçın


Malzemeleri ölçmek hiç aklıma gelmedi ilk yapışım olduğu için heyecanlandım herhalde. 1 kilo buğdaya göre göz kararı koydum.


Yapılışı :

Nohut, fasulye, ve buğdayı ayrı kaplarda üzerlerini geçecek kadar su koyup bir gece beklettim. Ertesi gün nohutu ve fasulyeyi ayrı ayrı pişirdim. Buğdayı çok güzel yıkayıp aşure yapacağım tencerede bol su ile pişirdim. Pişen buğdaylara nohut ve fasulyeleri ekledim. Suyu azaldıkça sıcak su ekledim. Ufak bir tencerede çok küçük doğradığım kayısıları, incirleri ve elmaları ayrı ayrı birer taşım kaynatım. İnciri kaynattıktan sonra süzdüm. Aşuremize bu malzemelerimizi de katıp ara ara karıştırdım. Fındıkları ikiye bölüp dolmalık fıstıklarla beraber attım 5 dk daha kaynatıp şekerini ilave ettim. Şeker kıvamını da ayarladıktan sonra aşuremizi ocaktan alabiliriz. Aşuremiz servise ve dağıtıma hazırdır...

Allah kabul etsin, afiyet olsun...

Arzu'nun geçen sene yaptığı aşure tarifi burada...

29 Aralık 2009 Salı

FIRINDA KARNIBAHAR

Dolapta çok az karnıbaharım vardı. Blog arkadaşlarımızda da fırında karnıbahar kızartmasını çok görüyordum. Ama ben beşamel sos yapmadım bir dahaki sefere de öyle deneyeceğim.

Karnıbaharları küçük parçalara ayırıp, yıkayın. Bormaca karnıbaharları düzgünce yerleştirin. Kasede yarım çay bardağı sıvıyağ içine istediğiniz baharatları ve tuzu ekleyip, karnıbaharlara iyice yedirin. Önceden 180 derecede ısıtılmış fırında 1 saat kadar pişirin. Üzerine sarımsaklı yoğurt dökerek servis edin...

28 Aralık 2009 Pazartesi

BLOG YAZARLARI BULUŞMASI GERÇEKLEŞTİ....





Arzu: Günler öncesinden merakı ve heyecanı sarmıştı. Kimler gelicekti acaba, nasıl geçicekti diye. Sabah erkenden kalktım malum ben İstanbul'un taaaa bir ucunda oturuyorum. (Beylikdüzü) Eşimi yalnız başına doktora gönderdim. Biraz rahatsızdı. Bende hazırlanıp hemen yollara düştüm. Cevahir'in kapısından girdikten sonra daha da heyecanlandım. Geç kalmıştım, herkes gelmiş olmalıydı. "Kahve Dünyası"na girdim en kalabalık ortamı ararken, ayaklarım beni doğru yere götürmüştü bile. Şaşkın şaşkın bakınırken, ilk karşılayan ev sahibemiz Sevgili "Özge" oldu. Çok sıcak ve samimiydi. Gerçi herkes öyleydi. Herkes yanındakilerle koyu bir sohbete girmişledi bile. Ah dedim keşke biraz daha erken gelseydim. Ne güzel bir ortamdı. Herkes güler yüzlü ve sıcacıktı. Yaka kartımı taktım, kitap ayraçımı aldım:) Sağolsun Özge bize o günün anısına kitap ayraçları hazırlamış rengarenk. Bu güzel günün anısına çekilişimizi de yaptık. Sevgili "Betül" bana çok güzel ve şık bir broş hediye etti. Kendisi yaptığı için benim için daha da değerliydi. Ellerine sağlık arkadaşım. Sizlerle tanıştığıma çok memnun oldum arkadaşlar. İnşallah en kısa zaman da tekrar görüşeceğiz. Sevgilerimle...



Sibel - İşte organizasyon budur, işte buluşma budur, işte blog arkadaşlığı budur…
Cevahir’e en yakın bendim herhalde ama en geç gelenlerdendim. :) Minik paşam yüzünden biraz geç kaldım. (biraz mı) Gittiğimde çekiliş yapılmış, koyu sohbetlere geçilmişti bile ama olsun, geçte olsa iyiki gitmişim. Sizlerle tanışmak büyük bir keyifti. Benim bu şirin hediyem Nefis Şeyler bloğunun sahibi sevgili Nefise Abla’dan. Biz geç kaldığımız için hediyelerimizi birbirimize verdik.

Kahve Dünyası; herhalde hiç bu kadar güzel bir buluşmaya ev sahipliği yapmamıştır. Tabi blogcular güzel olunca :) Özge’nin güler yüzü hatırına bizlere katlandılar. Sağolsunlar.

Güler yüzlü, samimi, süper bir ev sahibi Sevgili Özge; sen ne kadar güzel bişey yapmışsın ve iyiki yapmışsın… 29 gülen güzel yüzü bir araya toplamışın… Hepimiz için hazırladığın kitap ayraçları için de tekrar teşekkürler, çok ince bir düşünce... Seni ve diğer arkadaşları tanıdığıma çok mutlu oldum.

Bir dahaki buluşmada (mutlaka yapmalıyız) inşaallah görüşürüz… Sevgilerimle…

25 Aralık 2009 Cuma

ALMAN PASTASI

Merhaba arkadaşlar, bu lezzetli pastanın tarifini sevgili arkadaşımız Lezzet-İkram 'dan aldım. Benim yaptığım pasta Seda arkadaşımızın pastasına şekil olarak benzemese de, yiyenler tadını çok beğendiler :) Biraz aceleyle yaptım orantısız bir kesim olmuş, ama yine de tadı güzeldi ;) Benim kalıbım biraz büyük olduğu için malzemelerde oynama yaptım. Orjinal tarif burada....

Malzemeler :

Kek için ;
3 adet yumurta
1 çay bardağı toz şeker
1 çay bardağı süt
1/2 çay bardağı yoğurt
100 gr.margarin(eritilmiş ve soğumuş)
1 paket kabartma tozu
1 paket vanilya
4 çay bardağı un

Krema için ;
1/2 litre süt
1 adet yumurta sarısı
3 çorba kaşığı un
1 çay bardağı pudra şekeri
1 çorba kaşığı margarin
2 tatlı kaşığı kakao
Damla çikolata


Yapılışı :

Oda sıcaklığındaki yumurtaları şekerle birlikte iyice çırpın.Sırasıyla süt, yoğurt ve eritilmiş soğumuş margarini de ekleyip çırpmaya devam edin. Vanilyayı ekleyin. Elenmiş unu ve kabartma tozunu birlikte koyup tahta kaşıkla karıştırın. Kalıbınızı (26 cm) margarinle yağlayın ve kek hamurunu içine dökün. Önceden ısıtılmış 180 derecelik fırında pişirin. 30 dakika yeterli oluyor. (Kekin üstü beyaz kalıyor arkadaşlar benim gibi pişmemiş diye 45 dk pişirmeyin keki :))

Bu arada krema için gerekli olan malzemeleri (kakao ve margarin hariç) bir tencereye alın ve orta ateşte sürekli karıştırarak pişirin. İlk sıcaklığı gidince margarini de koyup mikserle çırpın. Kremanızdan 3-4 kaşık üstü için ayırın.

Pişen keki fırından çıkarın ve nemli bir bezin üzerinde soğutun. Soğuyan keki kalıptan çıkarın. Bir bıçak yardımıyla ortasından ikiye bölün. Alt tabanı bir servis tabağına yerleştirin ve kalan kremayı kekin üzerine koyun. Damla çikolata serpiştirin. Kekin diğer yarısını da kremanın üstüne yerleştirin. Ayırdığınız kremayı kakao ile iyice karıştırıp ince bir tabaka şeklinde üstüne yayın. İstediğiniz gibi süsleyin.
Buzdolabında bir saat kadar soğutup servis yapabilirsiniz.


Afiyet olsun.

24 Aralık 2009 Perşembe

"ÖLMEDEN ÖNCE ÖLÜNÜZ"

Şu sıralar Ahmet Ümit'in BAB-I ESRAR adlı romanını okuyorum. Elif Şafak'ın "AŞK" kitabından çok etkilenerek, bu kitabı aldım. Daha önce Ahmet Ümit'in "PATASANA" adlı romanını da okumuştum. Beğendiğim bir yazar olduğu ve Tebrizli Şems'le ilgili de bu kitabı yazdığı için hiç düşünmeden BAB-I ESRAR'ı okumaya başladım. Henüz bitirmedim işe gidip, gelirken yolda okuyorum. Bu sabah çok güzel bir bölüm okudum ve bunu da sizlerle paylaşmak istedim. Aslında sabah okuduğum bölümde iki tane hikâye vardı ama biri çok uzun olduğu için kısaca bunu sizlerle paylaşacağım. Sevgilerimle...
............. Hazreti Muhammed (S.A.V) bir hadisi şerifinde şöyle buyurmuş "ÖLMEDEN ÖNCE ÖLÜNÜZ" Şu hikâye bu durumu çok güzel dile getirir.
Birgün Allah'ın saklı dostlarından biri, çadırında bir misafiriyle sohbet ediyormuş. İçeri bir hizmetkâr girmiş. İki eliyle dizlerine vurarak:
'Felaket ya Seyid' diye feryat etmiş, 'kırk deveniz sele gitti'
Seyid'in yüzünde tek bir kıl oynamamış, sadece dönmüş kalbine bakmış, sonra sağ elini göğsüne koyarak 'Hamdolsun' diye mırıldanmış. Yeniden konuğuna dönmüş, hiçbirşey olmamış gibi hoş sohbetine devam etmiş. Güneş biraz daha yükselmiş, çadıra güle oynaya başka bir hizmetkâr girmiş.
'Müjdeler olsun ya Seyid' diye sevinçle haykırmış. 'Kırk dişi keçiniz, kırk dişi oğlak doğurdu'
Seyid'in yüzünde yine tek bir kıl oynamamış, yine dönmüş kalbine bakmış, yine sağ elini göğsüne koymuş, 'Hamdolsun' demiş. Konuğu çok şaşırmış bu davranışa.
'Ya Seyid' demiş merakla. Az evvel bir felaket haberi aldın, ama üzülmedin, hamdolsun, deyip geçtin, ardından bir müjde geldi ama sevinmedin, yine hamdolsun dedin. Bu davranışı açıklar mısın?
Bir yaz sabahı gibi aydınlanmış Seyid'in yüzü. 'Kötü haber geldiğinde, kaygılandım hemen gönlüme baktım, bir üzüntü, bir kararma varmı diye: Yoktu, şükrettim, hamdolsun dedim. İyi haber gelince, yine kaygılandım, yine hemen gönlüme baktım, bir şişkinlik, bir taşkınlık varmı diye: Yoktu şükrettim, yine hamdolsun dedim. Deve, keçi, mal mülk gelir gider sevgili konuğum, ama gönlün bir kez karardı mı ya da kabardı mı, onu eski haline zor getirirsin.'
Bu dünya geçicidir, gerçek yaşam perdenin öteki tarafındadır...
Ahmet Ümit - BAB-I ESRAR

23 Aralık 2009 Çarşamba

YOĞURTLU KEREVİZ SALATASI

Kerevizi herkes sevmez ama bu salatayı yapıp, sofraya koyduğunuz da içinde ne olduğunu söylemeden misafirlerinize yada ev halkına sunarsanız karşı çıkmadan hem afiyetle yerler hem de çok beğenirler. Sebzeleri çiğ tüketmek en vitaminlisi olsa gerek. Bu salata da kerevizi çiğ tüketmemiz için bir fırsat:)

Malzemeler:

1 orta boy kereviz
3-4 diş sarımsak (biz bol sarımsaklı çok seviyoruz)
yoğurt
tuz

Yapılışı:

Yoğurtlı sarımsak karışımını hazırlayın. Kerevizlerin kabuklarını soyup, fazla bekletmeden hemen rendeleyin. Rendeledikçe yoğurta katıp, karıştırın. Çünkü kerevizler çabuk kararıyorlar. Tuzunu da ekleyin. Üzerine ceviz çok yakışıyor. Afiyet olsun....

22 Aralık 2009 Salı

ŞİNİTZEL

Immmm pazar akşamı yapmıştım. Yanına da makarna birde yeşil salata of of of :)

Makarna alırken genelde Pastavilla yada Barilla marka alıyorum biraz pahalı oluyor ama daha lezzetli geliyor bana. Özellikle bu kullandığım "Linguine" çeşidi. Birazda kalan spagetti vardı ikisini karıştırdım:) Denemeyenler için tavsiye ederim...

Malzemeler :

Tavuk göğüsü (aldığınız yerde şinitzel yapıcam derseniz ince ince kesiyorlar)
1 adet yumurta
galeta unu
tuz
kırmızı biber
karabiber

Yapılışı :

Tavukları yıkayıp, bir kenarda süzülmesini bekleyin. Bu sırada yayvan bir kaba göz kararı galeta unu, tuz, kırmızı biber, karabiber (ben azıcık nane bile kullandım. çünkü baharatları çok severim) ekleyip, karıştırın. Yine ayrı bir kapta yumurtayı iyice çırpın. Tavukları ilk önce yumurtaya sonra galeta ununa iyice bulayıp, kızgın yağda kızartın. Afiyet olsuuun...

21 Aralık 2009 Pazartesi

KIYMALI BOHÇA BÖREĞİ

Günaydın arkadaşlar, bu böreğin tarifi Emine Beder'e ait... 3-4 sene önce bir gazetenin ekinde vermişlerdi; 5-6 sayfalık bir dergi... O gün bugün yaparım bu böreği, eşim çok sever kıymalı olduğu için. Yiyenlerden de çok övgüler alır söylemesi ayıp :). Aslında bu börek soda ile yapılıyor ama ben bu sefer sodalı yapmadım... Hiç bir fark olmadı bana göre...

Bu tarifimi Nurşen arkadaşımızın düzenlediği "PORSELEN DEMLİK ÇAY SAATİ 50.HAFTA" etkinliğine gönderiyorum. Kolay gelsin arkadaşım...

Buyrun tarifimize...
Malzemeler :

3 adet yufka
1 çay bardağı sıvıyağ
1 çay bardağı su (isterseniz soda)
2 yemek kaşığı süt (orjinal tarifinde yok)

İç Malzemesi :
400 gr kıyma (öyle olduğunu tahmin ediyorum çünkü buzluktaki kıymalardan kullandım)
1 büyük boy soğan
2 yemek kaşığı sıvıyağ
Tuz, pulbiber, karabiber

Üzeri için :
1 yumurta sarısı
Susam, çörekotu

Yapılışı :

Çok küçük doğradığınız soğanları 2 yemek kaşığı sıvıyağın içinde pembeleşinceye kadar kavurun. Kıymayı da ekleyip pişmesine yakın baharatlarını da atın ve ocağı kapatın. İç harcımızı ılınmaya bırakın...

Diğer taraftan bir tane yufkayı tezgaha serin. Fırça yardımıyla her tarafını su-sıvıyağ-süt karışımından sürün.Yufkanın karşılıklı iki tarafını çok az üst üste gelecek şekilde katlayın. Su-sıvıyağ-süt karışımından tekrar sürün ve diğer karşılıklı uçlarınıda katlayın... Yufkanız kare şeklinde olacak... Dört eşit parçaya kesin (artı + biçiminde). Her parçanın ortasına harcınızdan koyun ve bohça gibi katlayın. (karşılıklı uçları birleştirerek) Diğer yufkalara da aynı işlemi uygulayıp, tepsiye dizin ve üzerine yumurta sarısını sürün. Önceden ısıttığınız fırında üzerleri kızarana kadar pişirin. Ben 200 derecede pişirdim. Böreğiniz pişer pişmez fırından çıkartın.

Afiyetler olsun.

Herkese iyi haftalar....

20 Aralık 2009 Pazar

YUMURTALI EKMEK KIZARTMASI


Önceleri annem çok yapardı. Biraz yağlı olduğu için artık pek nadir yapıyoruz. Blog aleminde olunca bilipte yapmadığımız birçok şey gözümün önüne geliyor ve canım çekiyor:) Bunlardan biri de yumurtalı ekmek kızartması. Evde kalan ekmeklerim de vardı. Akşam yemeğim de olmayınca işten geldikten sonra hemen kızarttım, çayla birlikte süper oldu...

Yapılışı :

İstediğiniz kadar ekmek kullabilirsiniz:) Ben 1 adet halk ekmeğiyle yaptım. 2 yumurtayı tupper şekşek'e kırdım. İçine göz kararı süt, tuz ve kırmızı biber ekledim. İyice çalkalayıp, düz bir kaba boşalttım. Ekmeklerin her iki yüzünü de iyice harca batırıp, kızgın yağda kızartın. Afiyet olsuuun...

18 Aralık 2009 Cuma

MEVLANA CELALEDDİN RUMİ


Bu konuyla ilgili içimde çok şey var ama kâğıda dökemiyorum. Herşeyi aşağıdaki Mevlana'nın sözleri anlatıyor galiba. Sevgiler...

Ya olduğun gibi görün,
Ya göründüğün gibi ol,
Şefkatte, merhamette güneş gibi ol,
Ayıpları örtmekte gece gibi ol,
Keremde, cömertlikte akarsu gibi ol,
Tevazuda, mahviyette toprak gibi ol,
Hoşgörüde deniz gibi ol,
Öfkede, asabiyette ölü gibi ol,
Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.

Gel, gel, ne olursan ol yine gel,
İster kâfir ol, ister ateşe tap, ister puta,
Ne olursan ol, yine gel,
İster yüz kere tövbe etmiş ol,
İster yüz kere bozmuş ol tövbeni,
Ümitsizlik kapısı değil bu kapı,
Gel ne olursan ol yine gel.

HAYATI

Mevlâna 30 Eylül 1207 yılında bugün Afganistan sınırları içerisinde yer alan Horasan Ülkesi'nin Belh şehrinde doğmuştur. Mevlâna'nın babası Belh Şehrinin ileri gelenlerinden olup, sağlığında "Bilginlerin Sultânı" ünvanını almış olan Hüseyin Hatibî oğlu Bahâeddin Veled'tir. Annesi ise Belh Emiri Rükneddin'in kızı Mümine Hatun'dur.

Sultânü'I-Ulemâ Bahaeddin Veled, bazı siyasi olaylar ve yaklaşmakta olan Moğol istilası nedeniyle Belh'den ayrılmak zorunda kalmıştır. Sultânü'I-Ulemâ 1212 veya 1213 yılllarında aile fertleri ve yakın dostları ile birlikte Belh'den ayrıldı. Sultânü'I-Ulemâ'nın ilk durağı Nişâbur olmuştur. Nişâbur şehrinde tanınmış mutasavvıf Ferîdüddin Attar ile de karşılaştılar. Mevlâna burada küçük yaşına rağmen Ferîdüddin Attar'ın ilgisini çekmiş ve takdirlerini kazanmıştır. Sultânü'I Ulemâ Nişabur'dan Bağdat'a ve daha sonra Kûfe yolu ile Kâ'be'ye hareket etti. Hac farîzasını yerine getirdikten sonra, dönüşte Şam'a uğradı. Şam'dan sonra Malatya, Erzincan, Sivas, Kayseri, Niğde yolu ile Lârende'ye (Karaman) geldiler. Karaman'da Subaşı Emir Mûsâ'nın yaptırdıkları medreseye yerleştiler. 1222 yılında Karaman'a gelen Sultânü'/-Ulemâ ve ailesi burada 7 yıl kaldılar.

Mevlâna 1225 yılında Şerefeddin Lala'nın kızı Gevher Hatun ile Karaman'da evlendi. Bu evlilikten Mevlâna'nın Sultan Veled ve Alâeddin Çelebi adlı iki oğlu oldu. Yıllar sonra Gevher Hatun'u kaybeden Mevlâna bir çocuklu dul olan Kerrâ Hatun ile ikinci evliliğini yaptı. Mevlâna'nın bu evlilikten de Muzaffereddin ve Emir Âlim Çelebi adlı iki oğlu ile Melike Hatun adlı bir kızı dünyaya geldi. Bu yıllarda Anadolunun büyük bir kısmı Selçuklu Devleti'nin egemenliği altında idi. Konya'da bu devletin baş şehri idi. Konya sanat eserleri ile donatılmış, ilim adamları ve sanatkarlarla dolup taşmıştı. Kısaca Selçuklu Devleti en parlak devrini yaşıyordu ve Devletin hükümdarı Alâeddin Keykubâd idi. Alâeddin Keykubâd Sultânü'I-Ulemâ Bahaeddin Veled'i Karaman'dan Konya'ya davet etti ve Konya'ya yerleşmesini istedi. Bahaeddin Veled Sultanın davetini kabul etti ve Konya'ya 3 Mayıs 1228 yılında ailesi ve dostları ile geldiler. Sultan Alâeddin kendilerini muhteşem bir törenle karşıladı ve Altunapa (İplikçi) Medresesi'ni ikametlerine tahsis ettiler. Sultânü'l-Ulemâ 12 Ocak 1231 yılında Konya'da vefat etti. Mezar yeri olarak, Selçuklu SarayınınGül Bahçesi seçildi. Halen müze olarak kullanılan Mevlâna Dergâhı'ndaki bugünkü yerine defnolundu.

Sultânü'I-Ulemâ ölünce, talebeleri ve müridleri bu defa Mevlâna'nın çevresinde toplandılar. Mevlâna'yı babasının tek varisi olarak gördüler. Gerçekten de Mevlâna büyük bir ilim ve din bilgini olmuş, İplikçi Medresesi'nde vaazlar veriyordu. Vaazları kendisini dinlemeye gelenlerle dolup taşıyordu. Mevlâna 15 Kasım 1244 yılında Şems-i Tebrizî ile karşılaştı. Mevlâna Şems'de "mutlak kemâlin varlığını" cemalinde de "Tanrı nurlarını"görmüştü. Ancak beraberlikleri uzun sürmedi. Şems aniden öldü. Mevlâna Şems'in ölümünden sonra uzun yıllar inzivaya çekildi. Daha sonraki yıllarda Selâhaddin Zerkûbî ve Hüsameddin Çelebi, Şems-i Tebrizî'nin yerini doldurmaya çalıştılar. kaynak:http://www.mevlana.com/

17 Aralık 2009 Perşembe

7 KOCALI HÜRMÜZ (Kocacım, kocacım, kocacım...)

ALLAH'tan birşey çıkmadığı sürece her çarşamba eşimle birlikte sinema günü ilan ettik. Bu hafta da 7 kocalı hürmüz'e gittik. Müzikal gibiydi. Eğlenceli bir filmdi ben beğendim. Türk sineması bu aralar çok hareketli. Her hafta vizyonda en az bir türk filmi görebilirsiniz...



KAMPANYA VARRR....

Günaydın arkadaşlar, Makyaj Perisi yeni açmış olduğu bloğunu tanıtmak için bir kampanya düzenlemiş... Hepimizi de bu kampanyaya katılmaya davet ediyor...

VERİLECEK HEDİYELER;

1 KİŞİYE ;LOREAL'DEN ;(60 FARKLI RENKTE FAR,4 ALLIK,4 PUDRA,4 APLİKATÖR,1 PUDRA SÜNGERİ)TOPLAM 73 PARÇALIK LOREAL MAKYAJ SETİ.


1 KİŞİYE;FLORMAR TOUCH PARFUM 1 KİŞİYE ;Nivea Beaute Volume Shine Ultra Glossy (Parlak Görünüm Veren Ruj) -05- CACAO

1 KİŞİYE;AVON BLACK SUEDE TOUCH ERKEK PARFÜM Detaylar burada... Herkese bol şans...

16 Aralık 2009 Çarşamba

HAZIR YUFKADAN BÜZGÜ TATLI

Ben bu yufkayı ikinci kez kullanıyorum... Bende mi bir gariplik var yoksa yufkanın özelliğimi anlamadım. İkinci kez yaptığım tatlı da yumuşak oldu... Tadı çok güzel ama yumuşak işte... Bu konuda bir fikriniz ya da bildiğiniz bir püf noktası varsa, söylerseniz sevinirim...


Bu tatlıyı bayram için yapmıştım. Yayınlamak bugüne kısmetmiş...


Malzemeler :
Hazır baklavalık yufka
Tereyağ
Ceviz

Şerbeti için :

3 su bardağı şeker
3 su bardağı su
Limon

Yapılışı :

İki adet hazır yufkayı tezgaha serin. Yufkanın dar olan yerine ceviz koyun ve oklavayı üzerine koyup sıkı olmayacak şekilde sarın. Yufkanın iki tarafından tutarak büzün ve oklavadan çıkartın. Tepsiye koyun. Tepsiniz dolana kadar aynı işlemi tekrarlayın. Yufkaların üzerine erittiğiniz tereyağını gezdirin ve üzerleri kızarana kadar pişirin. Fırından çıkarttıktan sonra kesin. (piştikten sonra daha kolay kesiliyor) Ve soğumaya bırakın...

Diğer taraftan şerbeti kaynatın... Ilıyınca soğuk tatlının üzerine döküp afiyetle yiyin...

Not: Tatlıyla ilgili püf noktaları yorumlarda bulabilirsiniz arkadaşlar.Bilgi verenlere teşekkürler...

15 Aralık 2009 Salı

FINDIK AROMALI-CEVİZLİ KEK

Bu kadın da durmadan kek yapıyor demeyin tamam mı? Çünkü yine bir kek tarifiyle karşınızdayım... Ne yapayım evde tam bir kek canavarı var. Minik oğlum :) Her gün kek yapsak hayır demiyor. Tabi her şeyi ona yaptırınca daha çok bayılıyor... Hafta sonu öğlen uykusundan uyanır uyanmaz "-kek yapalıımm mı anne?" diye sorar... Abartmıyorum her hafta sonu aynı şeyi yaşıyoruz uyumadan önce yapmış olsak bile... Bu da bayramdan önce yaptığım bir tarif... Bu kadar yeter demi, geçelim tarifimize.

Malzemeler :

3 yumurta
1 su bardağı şeker
1 su bardağı süt
1/2 su bardağı sıvıyağ
1 çay bardağı ince dövülmüş ceviz
2 su bardağı Sinangil Fındık Aromalı Kekun
1 tatlı kaşığı tarçın

Yapılışı :

Yumurta ve şekeri 3-4 dk çırpın. Süt ve sıvıyağı da ekleyip çırpmaya devam edin. Ceviz ve tarçınıda ilave edin. En son unu da ekleyip tahta kaşıkla karıştırıp kalıbınıza boşaltın. Önceden ısıttığınız fırında 180 derecede pişirin. Pişerken evinizi mis gibi tarçın ve fındık kokusu kaplıyor haberiniz olsun :)


Afiyet olsun...

14 Aralık 2009 Pazartesi

HOLLANDA'DAN SÜPRİZZZZ VARR:)))

Arkadaşlıklar birbirini görmeden de olurmuş... Sevgili Düşbahçesi Selma bize taaaa Hollanda'dan bir paket gönderdi... İçinde çok şirin yıldız muffin kalıpları ve kendi kalbi kadar tatlı mı tatlı çikolatalar...

Tesadüf eseri Bloğunu izleyen 100. kişi olmuştuk... Haberimiz bile yoktu böyle bir uygulamadan... Arzu ile ikimize büyük bir süpriz yapıp bloğunu izleyen 100. kişi olduğumuz için hediye göndereceğini söyleyince şaşırdık ve çok mutlu olduk... Bugün öğlen şirin paketimiz geldi... Sağolsun ikimizede ayrı ayrı göndermiş...
Burada sizlerin huzurunda tekrar teşekkür ediyoruz kendisine... Bal oğluna da öpücüklerimizi gönderiyoruz en kocamanından...
Sizleri de Düşbahçesi'ni izlemeye davet ediyoruz :))

Anlıyoruz ki arkadaşlıklar birbirini görmeden de olabiliyormuş...

SEVGİ TEYZE'NİN TATLISI (BALPARMAK TATLISI)


Bu haftasonu Adapazarı'na Sevgi teyzeleri ziyarete gittik. Hava çok yağmurlu ve soğuktu. Ama yine de gitmemize engel olmadı. Dayımlarla birlikte iki araba yola çıktık. Bazı zamanlarda dayım yolda kaybolsa da (hızına yetişilemiyor) sonunda kapıdan içeri birlikte girebildik:))))

Sevgi teyze sağolsun yemek konusunda döktürmüş. Yengemin ve kızların yardımını es geçememek lazım:) O kadar yemekten sadece tatlının resmini çekebildim. Ama süper bir tatlı şiddetle tavsiye ediyorum. Kalburabastı'ya benziyor ama öyle değiiiiiil. "Ellerine sağlık Sevgi Teyze herşey çok güzeldi". Güzel hoş sohbetli bir haftasonu geçirdik. Bu tatlıyı http://mutfaktasanat.blogspot.com/ ev sahipliğindeki "49.Poselen Demlik Çay Saati Etkinliği"ne gönderiyorum. Hemen tatlının tarifine geçiyorum...



Malzemeler :

2 yumurta
1 çay bardağı sıvıyağ
1 çay bardağı yoğurt
2,5 su bardağı un
1 paket kabartma tozu

1 su bardağı irmik (üzerine)

Şerbeti için:

4 su bardağı şeker
4,5 su bardağı su

Yapılışı:

Bütün malzemeleri karıştırıp, yoğurun. Ceviz büyüklüğünde hamurlar alıp, şekil verin. Parçaları büyük olmayın zaten kabarıyorlar. Bir kabın içine irmiği dökün. Şekil verdiğiniz hamuru kabın içine koyup, irmiğe bulayın. Tepsiye dizin. Bütün hamurları bu şekilde yapın. 180 derece ısıtılmış fırında pişirin. Tatlı piştikten sonra şerbeti hazırlayabilirsiniz. Çünkü tatlının ilk sıcağının geçmesi lazım. Bir kapta 4,5 su bardağı suyun içinde şekeri eritin. Bu tatlının özelliği şerbet soğuk olarak hazırlanıyor. Diğer tatlıların şerbetleri gibi kaynatmıyoruz. Hafif ılınan tatlının üzerine şerbeti dökün. Afiyet olsun...

11 Aralık 2009 Cuma

FESLEĞENLİ, BİBERLİ TUZLU KURABİYE


Bu güzel tuzlu kurabiyeyi Sevgili Müge'de görmüştüm. Değişik oldu acılı acılı. Eşimin doğum gününde yapmıştım. Herkes tarafından da beğenildi. Bakalım sizlerde beğenicekmisiniz?

Malzemeler:

125 Gr. (yarım paket) Margarin veya Tereyağ
1 Çay Bardağı Yoğurt
1 Çay Bardağı Sıvı Yağ
1/3 (yarım) Çay Bardağı Sirke
1 Tatlı Kaşığı (tepeleme) Pudra Şekeri
1 Çay Kaşığı Tuz
1 Tatlı Kaşığı (silme) Kuru Fesleğen
1 Tatlı Kaşığı (tepeleme) Pul Biber
4-5 Su Bardağı Un

Yapılışı :

Oda sıcaklığında beklettiğiniz, iyice yumuşamış margarin, yoğurt, sıvı yağ ve sirkeyi mikser ile 1-2 dk. çırpın. (tüm malzemeler iyice özleşip, krema kıvamına gelinceye kadar) 3 Su Bardağı un, pudra şekeri ve tuz'u bir kaba birlikte eleyin. Sıvı karışıma, unlu karışımı ekleyin ve yoğurmaya başlayın. Hamur, toparlanıncaya kadar azar azar un eklemeye devam edin. Hamurunuz kurabiye hamuru kıvamında değil, poğaça hamuru gibi biraz sert olucak. Fesleğen ve pul biberi de ekleyip, çok az daha yoğurun. Hafifçe un serptiğiniz tezgahta, hamuru yarım cm. kalınlığında açın ve istediğiniz bir kalıpla kesin. Yağlı kağıt serili tepsiye dizin ve üzerine yumurta sarısı sürüp, çörekotu, susam, haşhaş vs. serpin. 180 derecede önceden ısıtımış fırında, üzeri ve altı turuncu olana kadar pişirin. Afiyet olsun...

10 Aralık 2009 Perşembe

FINDIK KROKAN

Artık dışarıdan krokan almaya son. O kadar pratik ve çabuk oluyor ki. Bu tarifi Sevgili Zuhal'de gördüm. Hoş sohbetle birlikte içilen türk kahvesinin yanında bile süper oluyor. Eşimin doğum günü pastasında kullanmak için yapmıştım. Sonuç harika...

Malzemeler :

1 su bardağı dövülmüş fındık
1/2 su bardağı şeker
1 çay kaşığı tereyağ veya margarin

Yapılışı :

Bütün malzemeleri teflon bir tenceye koyun, sürekli karıştırın. Şeker eriyip, karamel kıvamına gelince ocağın altını kapatın. (koyu bir kıvam olucak) Fırın tepsisinin arka yüzüne yağlı kâğıt serin, krokanları üzerine dökün. Bir kaşıkla güzelce kâğıdın üzerine yayın. Soğumasını bekleyin. İşte bu kadar...

NEW MOON - YENİ AY

Biraz gecikmiş bir yazı olucak ama paylaşmadan olmaz. Yeni Ay Stephenie Meyer'in romanının sinemaya uyarlandığı ikinci film. İlk film Alacakaranlıktı. İlk filmi izleyenler yeni ay'a kesinlikle gitmeliler yoksa sinemalara gelecek olan üçüncü filme gidemezsiniz:) Filmin müdavinleri çok zaten. Çok güzeldi ben beğendim. Bir filmde vampir ve kurt adamlar olduğunu duyunca filmin türünü korku diye düşünebilirsiniz ama Alacakaranlık ve Yeni Ay'da bunu bulamayacaksınız. Filmde Aşk, duygusallık daha ağır basıyor. Yorumcu kimliğimle şunu diyebilirim ki ben ilk film olan Alacakaranlığı daha çok beğendim. Bakalım serinin üçüncü filmi nasıl olucak...

8 Aralık 2009 Salı

BAYRAKLARLA DONATALIM SAYFALARIMIZI... ŞEHİTLERİMİZ İÇİN..

Donatın bloglarınızı... Donatın sayfalarınızı... Şehitlerimiz için Ağlayan analarımız çocukları için... Bizim de yüreklerimiz yandı.

Bizde burdayız deyin Arkadaşlar.

Şehitlerimize Allah'tan Rahmet Ailelerine baş sağlığı dileriz ...

Not: Biz biraz geç kaldık ama Sevgili Ahsen'in sayfasından birebir kopyaladık.


PAÇANGA BÖREĞİ VE FIRINDA PATATES

Günlerden pazar. Kahvaltı için eşimin siparişleri olan paçanga böreği ve fırında papates yaptım. Bu pazar ne yapsam ne yapsam diye düşünen arkadaşlara güzel bir alternatif...

Fırında patates'in tarifi burada.

Paçanga böreğini herkes bilir ama ben yine de anlatayım. Yufkayı dörde kesin. Geniş kısmına bir dilim pastırma ve 1-2 dilim kaşar koyup, sigara böreği şeklinde sarın. Küçük bir kaseye su doldurun. Yufkanın ucunu suya batırıp, böreğe yapıştırın ki kızarırken açılmasın. Hemencecik kızarıyor zaten börekler. Sıcak sıcak servis yapın. Şimdiden afiyet olsun...

7 Aralık 2009 Pazartesi

PATATES ÇORBASI

Genelde her perşembe akşam yemeğine annemlerdeyiz. Ziyafet günü yani:) Yine bir perşembe akşamı annem döktürmüş. Uzun zamandır patates çorbası yapmamıştı. Benim de aklımdaydı anneme neden yapmıyorsun diye söylenecektim ki lafım ağzımda kaldı. Soğuk kış akşamları değişik bir çorba isterseniz, tavsiye ederim.

Malzemeler :

Sıvıyağ (göz kararı yemeklere koyduğumuz gibi)
1 yemek kaşığı salça
1 adet soğan
1-2 adet orta boy patates (isteğe göre)
1 kepçe kadar bulgur (göz kararı)
nane
tuz
sıcak su

Yapılışı :

Tencereye sıvıyağ koyun, küçük küçük doğranmış soğanları kavurun. Salçayı ilave edin, biraz daha kavurun. Naneyi bu sıradada ekleyebilirsiniz yada en son biraz tereyağ ile naneyi yakıp, çorbaya ekleyebilirsiniz. İsteğinize kalmış. Daha sonra küçük küçük doğranmış patatesleri ekleyin, göz kararı sıcak su ve tuzunu ekleyip, bir müddet pişirin. Patatesler pişmeye yakın bulduru ilave edin. Patates ve bulgurlar yumuşayana kadar kısık ateşte pişirin. Afiyet olsun...

4 Aralık 2009 Cuma

KIRMIZI BİBER ÇEMENİ


Hayırlı cumalar arkadaşlar.... Kahvaltı için çok güzel olan bu lezzetin adını uydurdum. Uydurdum diyorum çünkü bilmiyorum. Biz çemen deriz ama bazı yerlerde acuka diye geçiyor... Farklı şeylermidir onu da bilmiyorum açıkcası. Ben çemen diyeceğim müsaadenizle...

Kayınvalidem kızkardeşinde yemiş ve tadını çok beğenmiş. Hemen kendiside yaptı sağolsun. Kışlık diye yaptık ama bitti diyebilirim. Ben ilk kez gördüm böyle biberden yapılanı. Gerçekten çok lezzetli oluyor. Zaten böyle sarımsaklı baharatlı şeyleri çok severim ben... Buyrun tarifimize.


Malzemeler :

Kırmızı Biber
Sarımsak
Karabiber
Pulbiber
Ceviz
Çemen baharatı
Tuz
Kimyon
Nane

Malzemeleri damak tadınıza göre arzu ettiğiniz kadar kullanabilirsiniz

Yapılışı :

Kırmızı biberleri ikiye kesip çekirdeklerini çıkartalım. Daha sonra biberleri 3–4 parçaya daha keselim. Büyükçe bir tencerede biberleri az suyla haşlayalım. Biberler iyice haşlandıktan sonra bir kevgir yardımıyla biberleri ezelim ve kabuklarından ayıralım. (anlatabildim mi bilmiyorum ama salça yapar gibi) Sonra tüm baharatları ve cevizi ekleyip karıştıralım… Kahvaltılarda afiyetle yiyelim…

İyi hafta sonları........

2 Aralık 2009 Çarşamba

KALPLİ BOL ÇİKOLATALI FINDIK KROKANLI PASTA

Buradan tekrar herkesin geçmiş Kurban Bayramını kutluyorum. ALLAH KABUL etsin. 24 Kasım'da eşimim doğum günü pastasının tarifini sonunda yayınlama fırsatı buldum. Çikolatalı pastayı çok sever kendileri. Aslında kim sevmezki :) Pandispanyayı Sevgili Müge'nin bloğundan aldım. Çok güzel bir arşiv hazırlamış. Pastam için yaptığım çikolata sosunu ve ganajı Sevgili Zinnur'dan aldım. Paylaşımlarınız için teşekkürler arkadaşlar. Pastamın tarifini Düşbahçesi'nin Pastakolik Etkinliği "Pasta Süsleme Teknikleri" ne gönderiyorum...






Malzemeler:

Pandispanya İçin :

4 Adet Yumurta
4 Türk Kahvesi Fincanı Toz Şeker
3 Türk Kahvesi Fincanı Un
1 Türk Kahvesi Fincanı Mısır veya Buğday Nişastası
2 Yemek Kaşığı Kakao
2 Yemek Kaşığı Sıvı Yağ
3 Yemek Kaşığı Kaynar Su
1 Paket Kabartma Tozu
1 Paket Vanilya

Bu ölçülerin yarısını kullanarak kalpli pandispayamı hazırladım.

Çikolatalı ara kreması :

2 yemek kasigi misir nisastasi
5 yemek kasigi seker
2 yemek kasigi kakao
1 çimdik tuz
1 bardak sut kremasi
1+ 1/4 bardak sut
2 buyuk yumurta
1+ 1/4 bardak damla cikolata

Çikolatalı Ganaj :

1 paket süt kreması
200 gr bitter çikolata

Fındık krokan

Yapılışı :

Pandispanya : Yumurta aklarını cam bir kasede krem şanti kıvamına gelinceye kadar çırpın. Şekerin yarısını ekleyin ve şeker eriyinceye kadar çırpın. Ayrı bir kasede yumurta sarılarını, kalan şeker ve kaynar su ile şeker eriyinceye kadar yaklaşık 6-7 dk. çırpın. Şeker eriyince yağı ekleyin ve çok az çırpın.· Toz malzemeleri birlikte eleyin, yumurta akları ve sarıları ile birleştirerek çok az daha çırpın. (bu aşamada mikser yerine çırpma teli yada tahta kaşık kullanırsanız daha iyi olur) Yağlanmış ve unlanmış kalıba dökerek, önceden ısıtılmış 180 derece fırında yaklaşık 55-60 dk. batırdığınız kürdan temiz çıkıncaya kadar pişirin. Bu ölçülerin yarısını kullanarak kalpli pandispanyamı da aynı şekilde pişirdim.
Çikolatalı ara kreması : Mısır nişastası, şeker, kakao ve tuzu çelik tencereye alıp, karıştırın. Üzerine krema, süt ve yumurtalari ekleyip, telle bütünleşene kadar çırpın. Damla çikolataları da ekleyin. Tencerenizi orta atese koyun. Telle yavaş ve devamlı şekilde karıştırarak puding kaynamaya başlayıncaya kadar pişirin.
Çikolatalı ganaj : 1 paket süt kremasını cezveye boşaltın ve kaynama noktasına gelince ocağın altını kapatın. Küçük küçük parçalara ayrılmış çikolatayı ekleyip, eriyinceye kadar sürekli aynı yöne doğru karıştırın. İstediğiniz koyuluğa gelene kadar bekletin.
Pastanın yapılışı : Pandispanyalar piştikten sonra soğumasını bekleyin. Ortadan ikiye kesin. 1 gün önceden yaparsanız daha iyi oluyor. Pastanızı koyacağınız tabağı Acemi Şef'te görüldüğü gibi yağlı kağıtla kaplayın. Üzerine 1 kat pandispanyayı koyun, sütle ıslayın. Çikolatalı pasta kremasını sürün, fındık krokanları serpin. Üzerine 2. kat sütle ıslattığınız pandispanyayı koyun. Yine üzerini kremayla kaplayın. Soğuyan kalpli pandispanyayıda ortadan ikiye bölün. ilk katını yuvarlak pastamıza yerleştirip, sütle ıslayın. Arasına krokanları serpin, kremayı sürün. Kalpli pandispanyanın ikinci katınıda sütle ıslayıp, pastanın üzerine yerleştirin. Üzerini çikolatalı kremayla tamamen kapatın. Hazırladığınız çikolatalı ganaj istenilen kıvama gelince (çok koyulaşmasın sürmesi zor oluyor) pastanın ortasına dökün. Ganaj yoğunluğuyla pastayı kaplayacaktır. Kenarlarını düzeltin. 10-15 dakika bekledikten sonra tabağın altındaki yağlı kâğıtları alın. Tertemiz bir tabak ve kocaman bir pasta karşınızda :) Ben üzerine beyaz çikolata rendeleyip, bolcana sertip. Kar gibi oldu.