29 Ocak 2010 Cuma

DAMLA ÇİKOLATALI MUFFİNLER...

Daha önce demiştim kardan dolayı evde mahsur kaldık diye. İşte muffinlerde kar mağduru olarak mutfağımdan çıkanlardan bir diğeri:) Sinangil'in hediye paketinden çıkan Kakaolu kek un ile yaptım. Süper oldu. Yiyenlerden tam not aldı. Tarifi Sevgili Devletşah'tan aldım...
Malzemeler:
3 yumurta
1 su bardağı süt
170 gr. tereyağ (ben teremyağ kullandım)
1 su bardağı çikolata damlası
1/2 çay kaşığı tuz
2,5 su bardağı Sinangil Kakaolu Kekun
1 su bardağı şeker
1 pk. vanilya
Yapılışı :
Oda sıcaklığında yumuşamış tereyağını mikserle 3-4 dk. çırpın. İlk önce yumurtaları daha sonra şekeri ilave edip çırpmaya devam edin. Damla çikolata, tuz, un ve vanilyayı bir kapta karıştırın ve diğer karışıma ilave edin. En son sütü ekleyin. Muffin kalılarına paylaştırıp, daha önce ısıtılmış 180 derece fırında 30 dk. pişirin...

25 Ocak 2010 Pazartesi

25 OCAK 2007 SAAT: 22:22 ANNELİĞİN İLK ANI


Üç sene önce bugün, bu saatte sesini duyduğumda hayatımın anlamı değişti.
25 Ocak 2007 Perşembe günü saat: 22.22
Bir ağlama sesini duyduğumda bu kadar mutlu olacağımı tahmin edemezdim :)

İlk bakış, ilk temas, ilk ses …. Hayatımın en mutlu anı…

Minik Paşam, Pamuk Prensim, herşeyim, Yaradan'ımın emaneti…
O kadar çok şey öğrettin ki bana; anne olmayı, tekrar çoçuk olmayı, büyümeyi, mucizeyi, herşeyden önce karşılıksız sevmeyi :)

Mis kokulum benim, Seni çok seviyorum-seviyoruz küçük aşkım, iyi ki doğdun, iyi ki varsın.


(Aşağıdaki yazıyı geçen sene de yayınlamıştım ve paşamın her doğum günüde yayınlayacağım. Bu yazı mail ile gelmişti, çok beğendim, çok anlamlı ve anneliği çok güzel anlatıyor yazanın yüreğine sağlık… )




Ben anne olmasaydım eğer...

Topuksuz ayakkabılarla da şık olunabileceğini bilmeyecektim.

Hamileliğim esnasında 80'li kilolara kadar çıkıp kendi çapımda ilk defa bir alanda rekorumu kıramayacaktım.

O küçücük ellerle renkli kartonlardan yapılmış bir kâğıt parçasının bu kadar değerli olabileceğini öğrenemeyecektim.

Kan yapsın diye danadili haşlayıp üzerine yumurta kırıp ağzının tadına da uysun diye çikolatalı pudingle karıştırmak gibi yaratıcılığın sınırlarını zorlayan tarifler keşfedemeyecektim hiç.

Su almak için elimde kumanda ile buzdolabını açtığımda kumandayı buzdolabına koyacak kadar ya da evden çıkarken telsiz telefonu çantama atacak kadar kendimden geçmeyecektim.

Birinin canı yandığında ötekinin bu acıyı hissedebilmesinin sadece ikiz kardeşlerde olduğunu sanacaktım.

Sabahın köründe gözü kapalı mutfağa kadar gidip, süt ısıtıp yine gözü kapalı dönme yeteneğini kazanamayacaktım.
Üzümün çekirdeklerini tek tek çıkarmak için insanüstü bir uğraşa asla girmeyecektim.

Bir insanın gaz çıkarması beni bu kadar mutlu edemeyecekti.

Büyüdüğünde arkadaşlarınla birlikte partilerde Süper Anne olarak eğlenmeyi hayal edemeyecektim.
Babanla belki daha az kavga edecek ama sevginin evlat denilen başka bir boyutuna giremeyecektik.

Sevginin böylesine karşılıksız olanını hiç tadamayacaktım.

Annemi bu kadar çok sevdiğimi anlamayacaktım.

Annesinden zorla ayırdılar diye 'Uçan Fil Dumbo!' çizgi filminde böğürerek ağlamayacaktım.

Geceleri kesintisiz uyuyacak, hafta sonunda sabahları istediğim saatte kalkacaktım ama uyandığımda yanağıma konmuş minik ellerin sıcaklığı ısıtmayacaktı yüreğimi.

Çantamda sürekli bisküvi, ıslak mendil, bir adet oyuncak, düşer bir yerin kanar diye ayıcıklı yara bandı taşımayacaktım.

Acıyı geçiren öpücüğün gücüne inanmayacaktım.

38,5 derece ateş beni de yakıp kavurmayacaktı.

Yağmur sonrası çamurlu sularda zıplamanın keyfine varamayacak, sen bir lokma daha fazla yiyesin diye kalabalığın ortasında kafamda peçete dansı yapmayacaktım.

Sen olmasaydın eğer yaşamın karmaşıklığını unutup tekrar basit yaşamayı öğrenemeyecektim.

Sen olmasaydın eğer ben asla 'anne' olmayacaktım.

Bir çocuk doğduğu anda, bir anne doğarmış... Bu lafın doğruluğuna inanmayacaktım!


Alıntı

ELMALI DAMLA SAKIZLI MUHALLEBİ

Haftasonu kar mağduru olunca televizyonlarda sakın evinizden çıkmayın diye bas bas bağrınınca ben de bunu fırsat bilip bişeyler yaptım. Bu iyimi olduuuu kötümü bilmem. Aldığım kalorileri saymazsam, güya evde vakit geçirdim, dinlendim. Mutfaktan dışarı çıkmadım. Sürekli birşeyler yapmakla vakit geçti. Dışarı çıkmak daha iyiymiş. Yemek yapma derdi olmuyordu. Dışarıda gezip, yemeğimizi yiyip eve geliyorduk:) Şöyle bir yaptıklarıma bakıyorumda canım çok tatlı istemiş galiba:)

Malzemeler:
2 adet büyük boy elma
2-3 yemek kaşığı şeker
1-1,5 tatlı kaşığı tarçın
Muhallebi için:
750 ml süt
1 paket tek kullanımlık Dr. Oetker pirinç unu
1 yemek kaşığı mısır nişastası
1 tatlı kaşığı damla sakızı reçeli
1-1,5 çay bardağı şeker
1 paket vanilya
Yapılışı:
Elmaların kabuklarını soyup doğrayın. Tencereye elmaları, şekeri ve tarçını ekleyip, suyunu çekene kadar pişirin. Kaselere paylaştırın.
Muhalebiyi yukarıda yazılı malzemelerin hepsini kullanarak pişirin. Kase içindeki elmaların üzerine dökün. Üzerini istediğiniz gibi süsleyip, soğuk servis edin. Afiyet olsun...


22 Ocak 2010 Cuma

NE TATLI NE TUZLU BİR KURABİYE

Geçen hafta Perşembe günü malum anne günü. Yine döktürmüştü. Yemeklerin yanında aşure, sütlaç ve birde bu kurabiyeyi de yapmıştı. Çayın yanında afiyetle yendi. Kıyır kıyır olmuştu şiddetle tavsiye ediyorum arkadaşlar....
Malzemeler:
1 paket margarin yada tereyağ (oda sıcaklığında yumuşamış)
1 çay bardağı sıvıyağ
2 adet yumurta (bir tanesinin sarısı üzerine sürmek için)
2 yemek kaşığı pudra şekeri (olmadığı için annem şeker kullanmış)
1 tatlı kaşığı tuz
1 yemek kaşığı limon suyu
1 paket kabartmatozu
1 paket vanilya
Alabildiği kadar un
üzerine çörekotu
Yapılışı :
Bütün malzemeler derin bir koyup, alabildiği kadar un ekleyerek kulak memesi yumuşaklığına gelinceye kadar yoğurun. Küçük parçalar alıp, istediğiniz şekli verin. Üzerine yumurta sarısı ve çörek otu serperek 170-180 derecede ısıtılmış fırında pişirin. Afiyet olsuuun...


20 Ocak 2010 Çarşamba

YOĞURTLU BROKOLİ VE HAVUÇ SALATASI

Haftasonu pazardan aldığım brokoli ve havuç; dün akşam yaptığım hafif, sağlık bir salata ile karşınızda:) Tarif mi basit herkes yapıyor zaten.

Brokoliyi haşladım ama suyun içinde değil. Tefal düdüklü tenceremin içine yerleştirilen süzgeç gibi bir aparatı var. Tencereye suyu koyuyorum, sebzelerde diğer aparata. Sebzeler suyun buharıyla pişiyorlar. Vitaminleri de suya geçmiyor. Ya da öyle sanıyorum:) İstediğiniz kadar havucu rendeleyin, tencereye biraz yağ koyup kavurun. Bu arada sarımsaklı yoğurdumu hazırladım. Yoğurt ev yapımı olduğu hazır satılanlar gibi koyu değil. Ama tadı nefis. Doğal katkı maddesi içermiyor. İçine bir tatlı kaşığı kadar calve light mayanoz ve tuzunu da ekledim. Geniş bir tabağa haşladığım brokoli ve kavurduğum havuçlarımı koydum, üzerinede sarımsaklı yoğurdu döktüm, birazda kırmızıbiber serptikmi işte bu kadaaaaar. Afiyet olsun:)

19 Ocak 2010 Salı

KATMER POĞAÇA

İşlerin yoğunluğundan bu aralar bloğu güncelleyemiyoruz. Aslında eklicek çok şey var arşivde:)
Uzun zamandır yapmak istediğim bir poğaçaydı. Bloglarda gördükçe ben de yapıcam bende yapıcam diye diye geçtiğimiz haftalarda yapmıştım. Yayınlamak bugüne kısmetmiş. Ben çok beğendim yapılı zor gibi görünse de aslında basit. Bu arada tarifi Sevgili Mutfak Güncesi'nden almıştım. İyi haftalar diliyorum arkadaşlar...
Malzemeler:
1 su bardağı süt
1 çay bardağı sıvıyağ
1 yumurta (akı içine, sarısı üstüne)
20 gr yaşmaya (veya 1 yemek kaşığı kurumaya)
2 çay kaşığı tuz
2 çay kaşığı tozşeker
Aldığı kadar un

Arasına :

oda sıcaklığında yumuşatılmış tereyağ (ben becel kullandım)
beyaz peynir

Yapılışı:

Mayayı çok az ılık suyla eritin. Ilık süt, sıvıyağ, tuz, şeker, yumurta akı ve un ekleyip, ele yapışmayacak yumuşaklıkta yoğurun. Mayalanmasını beklemeden 8 parçaya ayırın. Her parçayı tabak büyüklüğünde açıp, üzerine yumuşak tereyağından ince bir tabaka halinde sürün. Hamurları üstüste dizerek, her parçada bu işlemi tekrarlayın. En üsttekine yağ sürmeyin. Üstüste dizilmiş hamurları fazla ezmeden yavaş yavaş 60-70 cm çapına gelinceye kadar tekrar açın. Sigara böreği sarar gibi kesip, arasına peynir koyarak sarın. 30-40 dakika mayalandırıp, üzerine yumurta sarısı sürdüp, önceden ısıtılmış 180 derecelik fırında pişirin. Afiyet olsun...

13 Ocak 2010 Çarşamba

RENKLİ PATATES SALATASI (Çekim 2)


Daha önce bu salatayı Sibel yapıp, blog'da yayınlamıştı. Tarifine buradan ulaşabilirsiniz. Ben de
Sevgili Sevil ve Birsen’in düzenlediği SOFT BOWL ETKİNLİĞİ için bu haliyle tekrar yayınlıyorum.

12 Ocak 2010 Salı

ÇİKOLATALI İRMİK TATLISI

Uzun zamandır yapmıyordum irmik tatlısı. Hafta sonu kayınvalidemlere misafir geleceği için hazırlamıştım. Kalıbımı da ilk defa kullanıyorum. Bu tarifi Sevgili Sevil ve Birsen’in düzenlediği SOFT BOWL ETKİNLİĞİ’ne gönderiyorum.

Malzemeler:

1 Lt. süt
10 yemek kaşığı irmik
10 yemek kaşığı şeker
Çikolata sosu
Burçak bisküvi

Üzerine :
Pınarın hazır çikolata sosu.

Yapılışı :

1 lt sütün içine irmik ve şekeri koyup, koyulaşıncaya kadar karıştırarak pişirin. Kalıbın yarısına irmiği dökün. Üzerine ilk önce çikolata sosunu daha sonra bisküvileri kırın. Geri kalan irmiği de ilave edip. Soğuduktan sonra buzdolabına koyup, soğuk servis edin.

11 Ocak 2010 Pazartesi

AVATAR




Bugünkü film tanıtımı benden… C.tesi günü AVATAR’a gittik eşim, kardeşim ve ben. Şahsi fikrim süper bir film bayıldım. 3 boyutlu olarak izlediğimiz film gerçek anlamda olağanüstü bir görsel şölendi.

Film de herşey var diyebiliriz; aşk (öyle böyle bir aşk değil :)), doğa, savaş, bilim-kurgu, hayal gücü, aksiyon, gizem, macera v.s.… Kısaca herşey. Bugüne kadar izlediğim, izlerken çok keyif aldığım etkiliyici bir yapım… Sonlarına doğru ağladım bile :) Mutlaka izlenmesi gerekir diye düşünüyorum…
Usta yönetmeni James Cameron süper bir iş başarmış bence…Titanik’e de bayılmıştım zaten :)

Herkese iyi seyirler :)…


“Titanik”, “Yaratıklar (Aliens)”, “Terminator” filmlerinin efsanevi yönetmeni James Cameron Sinema tarihinde çığır açacak filmi AVATAR ile bir kez daha seyircileri büyülemeye hazırlanıyor.

Bizleri hayal gücümüzün ötesinde muhteşem bir dünyaya taşıyacak olan film Na’vi adlı yok olmak üzere olan bir halkın yaşadığı Pandora adlı gezegende geçiyor.

Yarı-felçli bir savaş gazisi olan Jake Sully, kendilerine özgü dilleri ve kültürü olan, barış ve doğa ile örtülü bir çevrede yaşayan Na’vi halkının arasına gönderilir.

Askeri bir şirket uzaktaki bu gezegeni ve barındırdığı kaynakları incelemek üzere AVATAR adlı bir program oluşturmuştur. Bu program ile insanlar genetic mühendislik sonucu yarı insan yarı Na’vi haline getirilir ve misyoner olarak Pandora’ya gönderilirler.

Botanist Dr Grace Augustine (Sigourney Weaver) ile programa gönüllü olarak katılmış Jake’in bedenlerinin Avatar’I yaratılacak ve böylece Jake’e de felç olmuş bedenini başka bir formda kullanma şansı verilmiş olacaktır. Na’vi halkından Prenses Neytiri ile tanışan Jake, kendisini Pandora’ya gönderen tehlikeden bu halkı savunurken bulur.

Yabancısı olduğumuz bu yeni dünyaya Jake Sully isimli, tekerlekli sandalye mahkum kalmış bir gazinin gözünden bakıyoruz. Fonksiyonlarını kaybeden bedenine rağmen içinde halen savaşçı bir ruh barındıran Jake, dünyanın enerji krizini çözmeye yetecek kaynaklara sahip olan ve bu kaynakları araştırmak üzere bir birliğin çalıştığı Pandora isimli gezegene ışık yılı yolculuğu yaparak asker olarak gönderilir. Pandora’daki atmosfer toksik olduğu için Avatar isimli program oluşturulur; bu programa göre insan “operatörleri”nin bilinçleri avatar isimli uzaktan kontrol edilebilen ve öldürücü etkisi olan hava koşullarında yaşam sürdürebilmeyi sağlayan biyolojik bedene bağlanır. Bu avatarlar insan DNA’sı ile Pandora’nın yerel halkı Na’vilerin genlerinin birleştirilmesiyle oluşur.

Jake kendi avatarında yeniden doğduğu halde yürüme yetisini de geri kazanır. Gezegendeki değerli enerji kaynaklarını elde etmelerine mani olarak görülen Na’vi halkının arasına sızmakla görevlendirilir. Fakat güzel bir dişi Na’vi olan Neytiri, Jake’in hayatını kurtarır ve bu her şeyi değiştirir. Neytiri’nin kabilesi tarafından kabul edilen Jake, onlardan biri olmayı tabii kaldığı birçok test ve macera sonrasında öğrenir.

Jake ve gönülsüz eğitmeni Neytiri arasındaki ilişki zamanla derinleşir ve böylece Na’vi halkına saygı duymayı, sonunda da onlar safhında yer almayı tercih eder. Yerli Na’vi halkına destansı ve evrenin kaderini belirleyecek bir savaşta liderlik edecek ve böylece kabul görmesini sağlayacak son sınavı da verip veremeyeceği belirlenecektir.

8 Ocak 2010 Cuma

DOSTLUK BİLDİRİMİ...


Sevilecek biri olmadığın zamanlarda bile Seni Sevmeli...
Sarılacak biri olmadığın zamanlarda bile Sana Sarılmalı...
Dayanılmaz olduğun zamanlarda bile Sana Dayanmalı...
Dost dediğin; fanatik olmalı;
Bütün dünya seni üzdüğünde Sana moral vermeli.
Güzel haberler aldığında seninle dans etmeli
Ve ağladığında, seninle ağlamalı...
Ama hepsinden daha çok;
Dost matematiksel olmali;
Sevinci çarpmalı...
Üzüntüyü bölmeli...
Geçmişi çıkarmalı...
Yarını toplamalıi...
Kalbinin derinliklerindeki ihtiyacı hesaplamalı...
Ve her zaman bütün parçalardan daha büyük olmalı...
İşi bitince seni bir tarafa atmamalı...
"Mevlana"

http://miskokululezzetler.blogspot.com/ Sevgili Mine’nin bizi dostu olarak seçmesi bizi çok onure ve mutlu etti. Biz sanal alemde de olsa hepinizi dostumuz bildik Birbirimizi görmesek bile yorumlarınızla (mızla) beraber olduğumuzu bilmek çok güzel. Hep dost kalalım…

Dostluklarda kural olmaz ama bu Bidirimin kuralına göre :)

* Dostluğumuzu ilan etmek için bir yazı yaz ve on arkadaş seç. Onların bloglarını ziyaret
et ve bilgi ver.
* Her bir kişi on kişi seçmelidir.
* Ödül yok, mühür yok. Sadece sevgimizin samimi bildirimi var.


Hiçbir dostumuzu ayırt etmek istemeyiz ama kurala göre mecburuz.
Biz iki kişi olduğumuza göre 20 kişiyi seçebiliriz :)))

1- http://celebi74-celebi74.blogspot.com/
2- http://kuzinedekizaranekmek.blogspot.com/
3- http://curcuna-siyahkelebek.blogspot.com/
4- http://www.sagliklimutfak.blogspot.com/
5- http://www.birseninmutfagi.com/
6- http://mutfaktansesler.blogspot.com/
7- http://www.ozgesipahioglu.blogspot.com/
8- http://pasakizimutfakta.blogspot.com/
9- http://burcunokta.blogspot.com/
10- http://karabidikim.blogspot.com/
11- http://nursen-yemek.blogspot.com/
12- http://lezzet-ikram.blogspot.com/
13- http://orecem.blogspot.com/
14- http://benhurum.blogspot.com/
15- http://www.dusbahcesi.blogspot.com/
16- http://annemineli.blogspot.com/
17- http://annemineli.blogspot.com/
18- http://armutunsapi.blogspot.com/
19- http://filizcelezzetler.blogspot.com/
20- http://ballicimcime.blogspot.com/

ve bizi izleyen herkes…..

Ana babayı kader tayin eder, dostlar ise seçilir. **J. DELISLE**

ZEYTİNYAĞLI BRÜKSEL LAHANASI

Geçen haftalarda hangi blogta hatırlamıyorum Zeytinyağlı Brüksel Lahanası vardı. Aklıma geldi ben de yapayım dedim. Hem değişiklik olur bizim içinde. Gerçi eşim daha önce hiç yememiş o yüzden beğenir mi, beğenmez mi biraz çelişkideydim ama çok şükür tam not aldım. B.Lahanaya gerçi biraz mırın kırın etse de kerevize bayıldı. Bu hafta da tekrar yapmayı düşünüyorum çok hafif oluyor çünkü. Hayırlı cumalar. Sevgiler...
Malzemeler:
1 paket B.Lahanası
1 orta boy kereviz
1-2 adet havuç
1 adet kuru soğan
sıvıyağ
tuz
1 çay kağışı şeker
1 tatlı kaşığı biber salçası
1-2 yemek kaşığı domates rendesi
Yapılışı:
Brüksel lahanasının başlarını kesip, ilk yapraklarını attın. Sirkeli suda biraz beklettim. Güzelce yıkayın. Havuçları daire şeklinde doğrayın. (büyükse daireleri ortadan ikiye böebilirsiniz) Bir kaseye limonlu su hazırlayın. Kerevizleri küp küp doğrayın. Ama doğradıklarınızı hemen limonlu suya koyun ki kararmasın. Soğanları da küçük küçük doğrayın. (Doğrama işlemi bitti)
Tencereye sıvıyağ koyun, soğanlar pembeleşinceye kadar kavurun. Salça, tuz ve şekeri ekleyin. İlk önce havuçları ekleyip, biraz kavurun. Arkasından kerevizleri ekleyip, kavurun. En son b.lahanları ekleyin. 1-2 yemek kaşığı domates rendesini ve suyunu ekleyip, sebzeler yumuşayıncaya kadar pişirin. Afiyet olsuuun..

SUNSHINE ÖDÜLÜMÜZ

Sevgili mahperi, ve filizce lezzetler arkadaşlarımızdan bir ödül aldık. Teşekkür ediyoruz. Bizde 12 arkadaşımıza linklerini vererek ödüllerini gönderiyoruz.
1- http://seyhandan.blogspot.com/
2-http://1ciftyurek.blogspot.com/
3-http://ehali.blogspot.com/
4-http://icimdekelebekler.blogspot.com/
5-http://yemekkokusu.blogspot.com/
6-http://casminella.blogspot.com/
7-http://miskokululezzetler.blogspot.com/
8-http://arseldi.blogspot.com/
9-http://nazardeymesin07.blogspot.com/
10-http://gumustepsi.blogspot.com/
11-http://zeyneple.blogspot.com/
12-http://mucizemsinbebeim.blogspot.com/

7 Ocak 2010 Perşembe

TARÇINLI CEVİZ RÜYASI

Geçen haftalarda İşyerinde yine öğlen partimiz vardı. Öğle yemeğini pek beğenmedik tesadüf bu ya Güler abla "Tarçınlı Ceviz Rüyası", Sibel'de Bol çikolatalı pasta yapmış getirdiler. Bir güzel ikisini de 5 dk. yedik:) Her ikisi de süper olmuştu valla. Sonra kendimize güldük. Ne acelemiz vardı diye bir tanesini bile 4 çayına falan ayırmadık:) Ellerinize sağlık arkadaşlar...
Pastanın tarifini Sibel daha sonra yayınlayacak. Şimdi Tarçınlı Ceviz Rüyasını ekleyelim.

Hamuru için :
4 yumurta
1 su bardağı galeta unu
1 su bardağı sıvı yağ
1 su bardağı şeker
1 su bardağı ceviz
yarım tatlı kaşığı tarçın
Kabartma tozu
vanilya

Şerbeti için :
1,5 su bardağı şeker
1,5 su bardağı su (pişirilmeyecek suda şeker eritilecek)

Üzerine krema için :
1lt süt
1 su bardağı şeker
1 su bardağı nişasta
vanilya
1 paket krem şanti (toz olarak kullanılacak)

Yapılışı:

Öncelikle 1 lt süt, nişasta ve şekeri muhallebi gibi pişirin. Kaynamaya başlayınca vanilyayı ekliyin. İyice soğuduktan sonra içine toz krem şantiyi ekleyip mikserle çırpın. Çok koyu olursa süt ekleyip kıvamı açabilirsiniz bi kenarda bekletin. Diğer yanda 1,5 bardak suda 1,5 bardak şekeri eritin.(pişirmeden)

4 yumurta ve şeker çırpın. İçine sıvıyağ, galeta unu, kabartma tozu, vanilya ve tarçını ekleyin.
Kek hamuru gibi olucak. Dikdörtgen borcama dökün. 30 dk pişirin. Fırından çıkınca şekerli suyu kek sıcakken dökün. Üzerine 1 bardak çekilmiş cevizi serpin. Diğer yanda hazırladığımız krem şantili muhallebiyi hamur soğuyunca üzerine yayın. Çekilmiş antep yada istediğiniz şekilde süsleyin. (Kakao çikolata rendesi hindistan cevizi vb.) Afiyet olsun...

6 Ocak 2010 Çarşamba

2010 YILININ AŞURESİ...

Şimdi bu resmi görünce bu blog da durmadan aşure yayınlayıp duruyor diyebilirsiniz. Ama bu benim yaptığım Aşurem. Cuma tatilini fırsat bilip, yaptım ve komşularıma dağıtmak için hazırladım. 2009’un Aşuresi Sibelden. 2010’da benden:) Sizde almaz mısınız?

Tarifi burada.

4 Ocak 2010 Pazartesi

2010 YILININ İLK SAATLERİNDE MUTFAK MACERALARIM:)


Ahhh ah nerde o eski yılbaşı geceleri. Eskiden televizyonlarda her zaman sanatçıları göremezdiniz. (sanki çok yaşlıyım, ama eğer böyle diyebiliyorsam yoksa yaşlandım mı?) Özellikle o gün televizyon kanalları, çok güzel programlar hazırlardı. O gün mutlaka gazete alınırdı. Hangi sanatçı, saat kaçta, hangi kanalda çıkacak hepsi yazardı. Saat 24:00’ten sonra da dansöz çıkardı. Ay ne hoştu, beklerdik o saatleri. “Yılbaşına nasıl girersen senen öyle geçer” derler. Bazı yıllar uyuyarak girmişliğimde olmuştur yılbaşınaJ Merak etmeyin hiçte bişey olmuyor….

Bizimki öyle yılbaşı kutlamak değil zaten, maksat muhabbet olsun. Yabancılar kutluyor, onların bayramı. Kendi adıma söylüyorum bizde yılbaşı gecesi sadece ailece ya da yakın akrabalarla toplanırız, bol bol kuruyemiş vb. başka ne kadar abur cubur varsa mideye indiririzJ sohbet muhabbet işte bu…

Size soruyorum arkadaşlar 2010 yılının ilk saatlerinde neler yapıyordunuz?

Ben mi?

Mutfakta kabak tatlısı yapıyordum:) Evet evet kabak tatlısı. Annem duymuş, yılbaşında kabak pişirmek iyiymiş. Bereketmiş. Annem yapar da ben durur muyum. Öyle gördük öyle devam edicek. Akşam annemlerdeydik zaten. Benim içinde pazardan 1-2 dilim kabak almış. Üzerine kaşıkla şeker dökmüş bekletmiş. Bende gece eve gidince başladım kabak tatlısını yapmaya. O gece illa kokucak evin içi:)
Neyse başladı pişmeye, bir yandan da yarın aşure yapacağım için gerekli hazırlıkları yapıyordum. Yoruldum biraz içeri geçip televizyona bakayım dedim. Bakış o bakış. Mutfaktan gelen sesleri bile duymuyorum. Bir bakayım dedim ki! Tencerenin ağzını kapalı bıraktığım için taşmış. (Ben açık zannediyordum) Her yer şeker. Ocağı geçtim önündeki halıdaL Gece gece birde mutfağı temizlemekle uğraştım. Yani arkadaşlar bütün seneyi bilmem ama ilk gecesi çok bereketli oldu:)

1 Ocak 2010 Cuma

BEYAZ MISIR ÇORBASI

Yepyeni bir yılda, benim için değişik bir çorba tarifiyle merhabalar... :) İnşaallah yeni yılda bütün dileklerimiz gerçekleşir... Hepimizin yeni yılı tekrar kutlu olsun...
Bu çorbayı kayınvalidem yapıyor, nefis oluyor bayılıyorum... Beyaz mısırı evlendikten sonra ilk kez gördüm... Buyrun tarifimize...


Malzemeler :

Beyaz mısır (paket içinde satılıyor 400-500 gr arası)
Haşlanmış kuru fasulye (çok az)
Tuz
Su
Tereyağ


Yapılışı :

Mısırları bol su ile iyice pişirin. İçine haşlanmış kuru fasulyeleri koyun ve 5 dk daha kaynatın. Ayrı bir tavada tereyağını eritip, köpükleri gidince ocağı kapatın. Tereyağını da mısır tenceresine ekleyip iyice karıştırıp ocağın altını kapatın... Tuz isteğinize bağlı. Çorbamız hazır. Servis yaparken içine yoğurt ilave de edebilirsiniz çok lezzetli oluyor.

Afiyet olsun.